Giriş

Demokrasiye ve kurumlara duyulan güven erozyonunu aşmak için en etkili yöntem ise iyi yönetişimin güçlendirilmesi olarak ortaya çıkıyor.

Günümüz koşullarında sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma ile yaşam kalitesinin güçlendirilmesine yönelik çabalar her geçen gün önem kazanıyor. Dönüşüm içerisinde olan bir dünyada yaşıyoruz. İklim değişikliği, Covid-19 salgınının etkileri, ekonomik belirsizlikler ve yükselen kutuplaşma gibi sorunlar ile her geçen gün artan dijitalleşme, yenilikler ve sürdürülebilir kalkınma çabalarının iç içe geçtiği bir dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) en son hazırladığı İnsani Gelişmişlik Raporu başlığında bu dönemi “Belirsiz zamanlar, Huzursuz yaşamlar” olarak özetliyor1. Benzer şekilde Birleşmiş Milletler (BM) küresel ölçekte Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın durumunu değerlendirdiği 2022 raporunda, birden çok krizin iç içe geçtiği ve insanlığı tehdit eden doğal ve toplumsal risklerle yüz yüze olduğumuzu vurguluyor2. Kısacası, dünya genelinde sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesini merkeze alarak değerlendiren bu raporlar günümüz koşullarında dönüştürücü olacak bakış açısı, düşünce biçimi, yöntem ve araçların gerekliliğini vurguluyor. Özellikle demokrasiye ve kurumlara duyulan güven erozyonunu aşmak için en etkili yöntem ise iyi yönetişimin güçlendirilmesi olarak ortaya çıkıyor.

Kurumlara duyulan güveni geliştirmek üzere iyi yönetişim kültürünün tüm birimlerde ve süreçlerde içselleştirilmesi ve uygulanması her zamankinden daha fazla önem kazanıyor.

Yaşam kalitesini artırma ve sürdürülebilir kalkınma için yürütülen küresel, ulusal ve yerel ölçekte çabaların başarısı özellikle kamu, sivil toplum ve özel sektörün iş birliği içinde çalışmasına bağlı. Gerek kişilerin gerekse de kurumların bakış açısı, tercih ve davranışlarını gözden geçirerek kapsayıcı bir anlayışı benimsemeleri gerekiyor. Özellikle kamusal otorite ve kaynakları elinde bulunduran kamu kurumlarının nasıl işlediği ve neler yaptığı toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendiriyor. Merkezi ve yerel kamu kurumlarının değişen koşullara göre kendilerini yeniden yapılandırması ve güçlendirmesi bu açıdan bakıldığında öncelikli bir konu olarak dikkat çekiyor. Kamu kurumlarının faaliyetlerini uzun vadeli, bütünsel, kapsayıcı ve etkili stratejiler ile yürütmesi bir zorunluluk haline geliyor. Kurumlara duyulan güveni geliştirmek üzere iyi yönetişim kültürünün tüm birimlerde ve süreçlerde içselleştirilmesi ve uygulanması her zamankinden daha fazla önem kazanıyor.

Farklı çevresel, sosyal ve ekonomik risklerin ya da fırsatların bütünsel olarak değerlendirilmesi, kalkınmanın sürdürülebilir ve kapsayıcı olması, yaşam kalitesinin tüm kesimler için artması için toplumun her kesiminde ve tüm kurumlarında iyi yönetişim kültürü ve ilkelerinin benimsenmesine ihtiyaç var. İyi yönetişimin sunacağı güven ortamı, farklı sektör ve kurumlarda kararların ve kaynakların azami fayda sağlayacak şekilde kullanılmasına imkân verir. İyi yönetişim farklı aktörler arasında iletişim, ilişki ve iş birliklerinin daha kaliteli olması ve çeşitli risklerin birlikte yönetilmesine destek olur. Kaynakların en kapsayıcı ve etkin biçimde kullanılmasını güçlendirir.

İyi yönetişim bakış açısının doğrudan ve kapsamlı şekilde gündelik hayata geçirilmesi yerel ölçekte, özellikle şehirlerden ve yerel yönetimlerden geçiyor.

Belediyeler şehirlerin lider paydaşı, merkezi yönetime ait politika ve planların uygulanması açısından da devletin yerel düzeyde en etkili kurumları konumundalar.

Şehirler nüfus yoğunluğu, ekonomik faaliyetlerin ağırlıklı merkezi olmaları ve sundukları imkanlar ile demokrasi, kalkınma ve yaşam kalitesini güçlendirmek için öncelikli alanlar olarak görülmeli. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada şehirlerin nüfusu her geçen gün artıyor. 2020 yılı verilerine göre nüfusun %55’i şehirlerde yaşamını sürdürüyor3. Bu duruma bağlı olarak şehirlerde karşılaştığımız sorunlar ve bunlara dair çözüm arayışları da çeşitlenerek artıyor. Çevresel, ekonomik ve sosyal risklerin şehirlerde yönetilmesi, sürdürülebilir kalkınmasının sağlanması ve tüm bireylerin yaşam kalitesinin artmasında yerel yönetimlerin rolü ve görevi daha da önemli bir hale geliyor. Yerel yönetimler arasında vatandaşa doğrudan temas eden belediyeler ise altyapı yatırımları, temiz suya erişim, atık yönetimi, sosyal hizmetler ve eğitim gibi birçok alanda faaliyetler yürütüyor. Belediyeler şehirlerin yönetiminde tek başına söz sahibi kurumlar olmamakla birlikte demokratik temsil ile yönetilmeleri ile sahibi oldukları yetki ve kaynaklar nedeniyle en etkili kurumlar oldukları söylenebilir. Belediyeler şehirlerin lider paydaşı, merkezi yönetime ait politika ve planların uygulanması açısından da devletin yerel düzeyde en etkili kurumları konumundalar. Vatandaşlara en yakın kamu kurumu olarak, gündelik hayata dair birçok alanda faaliyet yürütmeleri açısından da ayrıca kritik öneme sahipler.

Şehirler ile belediyelerin kalkınma ve yaşam kalitesi açısından artan önemi, iyi yönetişimin yerel ölçekte güçlendirilmesini daha da kritik kılıyor. Şehirlerde mevcut olan çevresel, ekonomik, sosyal sorunlar ve risklerin bütünsel olarak yönetilmesi, kalkınma ve yaşam kalitesinin azami şekilde sağlanması için belediyelerde iyi yönetişim kültür ve uygulamalarının yaygınlaşarak güçlenmesi öncelik olarak görülmeli. Belediyeler ile vatandaşlar ve diğer paydaşlar arasında güven ortamının sağlanması bütünsel ortak akıl, kaynak ve faaliyetlerin planlanmasında ve uygulanmasında belirleyici faktör olarak ele alınmalı. Veriye ve katılıma dayalı, bütünsel, kapsayıcı ve etkin çözümlerin üretilebilmesi için gerek belediyelerin iç işleyişinde gerekse de diğer paydaşlarla olan ilişkilerinde güvenin artmasına ihtiyaç var. Bunu da en etkili şekilde iyi yönetişim kültürünün yaygınlaşması sağlayabilir.

Karar ve işleyişinde şeffaf, hesap verebilir, katılımcı, tutarlı ve etkin olan belediyeler en başta vatandaşların kendisine duyduğu güveni artırır. İyi yönetişim iklimi, özel sektör, sivil toplum ve akademik kurumların belediyeler ile daha sağlıklı, yoğun ve bütünsel iş birlikleri geliştirmesi ve ortak hedefler doğrultusunda faaliyet yürütmesine olanak sağlar. Güven, risklerin ve fırsatların ortak akıl ile bütünsel olarak ve en erken şekilde tespit edilmesini, kaynakların da etkin şekilde yönetilmesini mümkün kılar. Kamu, özel sektör ve sivil topluma ait kurumsal, mali, fiziki, entelektüel, kültürel ve sosyal sermayelerin ortak hedef ve fayda yönünde harekete geçirilmesi daha kapsayıcı ve sürdürülebilir çözümlere olanak sağlar. Güvenin artması ise en başta belediyelerin iyi yönetişimi daha fazla önemsemesi ve bütünsel olarak hayata geçirmelerine bağlı.

Güvenin artması en başta belediyelerin iyi yönetişimi daha fazla önemsemesi ve bütünsel olarak hayata geçirmelerine bağlı.

Günümüz dünyasında belediyelerden işleyiş ve faaliyetleri açısından birçok farklı konu ve süreci yerel düzeyde yönetmesi bekleniyor. Bunların bazıları şöyle sıralanabilir;

  • Mecburi kentsel hizmetlerin (atık yönetimi, temizlik vb.) sunmak
  • Çevre, doğal hayat ve insanları korumak
  • Farklı sosyal kesimlerin ihtiyaç duyduğu sosyal politika ve hizmetleri sağlamak
  • Herkes için insan haklarını ve özellikle dezavantajlı grupların korunmasını sağlamak üzere çocuk, genç, yaşlı, engelli ve cinsiyet dostu işleyiş ve politikaları hayata geçirmek
  • Kaynakları en verimli ve en fazla faydayı sağlayacak şekilde kullanmak
  • Doğal, tarihi, kültürel mirası ve gelecek nesillerin haklarını koruyarak yerel kalkınmayı desteklemek
  • Farklı riskleri (afet, salgın, işsizlik vb.) öngörmek ve bunlara göre şehir ve belediyeleri dayanıklı kılmak
  • Merkezi yönetime ait politika ve planlar ile uyumlu olarak kararlar almak, faaliyetler yürütmek ve diğer kamu kurumlarıyla eşgüdüm içerisinde olmak
  • Sivil toplum, iş dünyası ve üniversiteler ile iş birlikleri geliştirmek ve ortak faaliyetler yürütmek
  • Sürekli değişen koşullara göre ortaya çıkan sorun, ihtiyaç ve taleplere cevap vermek

Yerel yönetimler, iklim değişikliği, Covid-19 salgını, ekonomik belirsizlikler ve yükselen kutuplaşma gibi yaşadığımız tüm sorunlara rağmen sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesine yönelik hedeflerini iyi yönetişim ilkeleri aracılığıyla daha etkin bir biçimde gerçekleştirebilir.

Doğa ve insana doğrudan dokunan, birçok alana etki eden belediyelerin bu beklentileri bütünsel, kapsayıcı ve etkin biçimde yönetebilmesi için kendi iyi yönetişim kültür ve uygulamalarını geliştirmeleri gerekiyor. Ancak bu şekilde kendilerine mevzuat yoluyla verilen sorumluluk ve görevler ile yetki ve kaynakları, vatandaşlar ve diğer paydaşların beklentilerine uygun şekilde yerine getirebilirler. Bunu güven ortamı içinde yapmaları hem performans hem de memnuniyet düzeylerinin artmasına katkı sağlayacaktır. Yerel yönetimler, iklim değişikliği, Covid-19 salgını, ekonomik belirsizlikler ve yükselen kutuplaşma gibi yaşadığımız tüm sorunlara rağmen sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesine yönelik hedeflerini iyi yönetişim ilkeleri aracılığıyla daha etkin bir biçimde gerçekleştirebilir.

İyi Yönetişim

İyi yönetişim esas olarak güven kavramına dayanır. Kurumların başarısı ve istenilen faydaları üretmesi ancak iç ve dış paydaşların kuruma güven duyması ile sağlanabilir. Bu güven ortamı, aynı zamanda başkalarının kaynaklarını kullanabilmek ve ortak kaynaklara erişebilmek için de önemlidir. İyi yönetişim kültürü belirli ilkelerin kurumsal yapı, mekanizma ve araçlar yoluyla süreçlerde hayata geçirilmesi ile sağlanabilir.

İyi yönetişim esas olarak güven kavramına dayanır. Kurumların başarısı ve istenilen faydaları üretmesi ancak iç ve dış paydaşların kuruma güven duyması ile sağlanabilir.

Belediyelerin siyasi, idari ve mali işleyiş süreçlerinde iyi yönetişim kültürünü benimsemesi, bu kurumların yönetim süreçlerinde;

  • İlgili tüm paydaşların ihtiyaç ve taleplerini adil ve kapsayıcı bir yaklaşım ile değerlendirmesi,
  • Paydaşlarla kapsayıcı ve anlamlı bir etkileşim kurulması ve iş birliği sağlaması,
  • Kaynakların tahsisinde ve kararların verilmesinde tutarlı, sorumlu, adil ve katılımcı olunması,
  • Alınan kararların nedenleri ve beklenen etkilerinin, şeffaf, tüm paydaşlar tarafından anlaşılabilir şekilde paylaşılması,
  • Kararlar hayata geçirildikten sonra kullanılan kaynakların (girdiler), gerçekleşen sonuçların (çıktılar) ve farklı kesimlere olan etkilerinin veriye dayalı olarak kamuoyu ve paydaşlar ile şeffaf bir biçimde paylaşılması ve hesap verilmesi,
  • Karar alma süreçlerinin etkililik ve verimliliğinin ölçülmesi ve değerlendirilmesi,
  • Kurumsal öğrenme ve sürekli gelişime açık olunması,
  • Kurumsal işleyişte entegre ve tutarlı bir anlayışın geliştirilmesi anlamlarına gelir.

Ortak risk ve faydaların yönetilmesi gereken her ortam ve kurumda iyi yönetişim hayata geçirilebilir. Sadece kamu, sivil toplum ve özel sektör kurumlarında değil, bir hânede bile iyi yönetişim ilkeleri gözetilebilir. Güven ortamını sağlar, çok daha bütünsel, kapsayıcı, etkili ve sürdürülebilir değer üretilmesine hizmet eder.

Belediyelerde İyi Yönetişim Kalitesi ve Markası

Belediyelerde iyi yönetişim kalitesinin ve düzeyinin güçlendirilmesi konusunda birçok farklı yaklaşım ve yöntemler mevcut. Bu konuda en kapsamlı ve ölçülebilir olanların başında ise Avrupa Konseyi’nin yaptığı çalışma geliyor. 1949 yılında kurulan ve şu an 46 üye ülkesi olan bu uluslararası kuruluş, üye ülkelerin ortak karar ve taahhütlerine bağlı olarak demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için faaliyetler yürütüyor. 16 Ekim 2007 tarihinde Türkiye’nin de dahil olduğu üye ülkelerin temsil edildiği Bakanlar Konferansı’nda Valensiya Deklarasyonu adlı vizyon belgesi imzalanarak yayınladı.

Çatışmaların önlenmesi, istikrarın sağlanması, ekonomik ve sosyal gelişimin desteklenmesi ve bu yolla insanların şimdi ve gelecekte yaşamak ve çalışmak isteyecekleri sürdürülebilir toplumların oluşturulması için etkin demokrasi ve iyi yönetişimin her yönetim kademesinde gerekli.

Söz konusu vizyonun oluşturulmasında temel neden olarak “çatışmaların önlenmesi, istikrarın sağlanması, ekonomik ve sosyal gelişimin desteklenmesi ve bu yolla insanların şimdi ve gelecekte yaşamak ve çalışmak isteyecekleri sürdürülebilir toplumların oluşturulması için etkin demokrasi ve iyi yönetişimin her yönetim kademesinde gerekli olduğu” belirtildi4. Gerek bu vizyonun gerekse bu vizyonu hayata geçirmek için kabul edilen stratejinin temel amacı yerel düzeyde iyi demokratik yönetişim anlayışını ve bunları yansıtan 12 ilkeyi üye ülkelerde hayata geçirmek olarak tanımlandı. Bu ilkeler ise şunlardır:

  1. 1Katılım, Temsiliyet ve Seçimlerin Adil Yapılması
  2. 2Duyarlılık
  3. 3Etkililik ve Verimlilik
  4. 4Açıklık ve Şeffaflık
  5. 5Hukukun Üstünlüğü
  6. 6Etik Davranış
  7. 7Yetkinlik ve Kapasite
  8. 8Yenilik ve Değişime Açık Olma
  9. 9Sürdürülebilirlik ve Uzun Dönemli Yönelim
  10. 10Sağlam Mali Yönetim
  11. 11İnsan Hakları, Kültürel Çeşitlilik ve Sosyal Uyum
  12. 12Hesap Verebilirlik

Bu vizyonu takiben, 2008 yılında ise Yerel Düzeyde Yenilik ve İyi Yönetişim Stratejisi kabul edildi. Bu stratejinin kapsamında iyi yönetişimin tüm kamu kurumları için gerekli olduğu vurgulanırken yerel düzeyin buna en uygun alan olduğunun altı çizildi. Stratejinin temel amacı olarak “vatandaşların yerel düzeyde iyi yönetişimden faydalanması için ulusal ve yerel tüm paydaşların harekete geçmesi” belirlendi.

Bu stratejinin ulaşmayı hedeflediği üç temel nokta ise şöyle sıralandı:

  1. 1Tüm demokratik kurum ve süreçlerde vatandaş, merkezi konumda olmalıdır.
  2. 2Yerel yönetimler, belirlenen 12 iyi yönetişim ilkesini sürekli olarak geliştirmelidir.
  3. 3Devletler, yerel düzeyde iyi yönetişimin iyileştirilmesi için gerekli kurumsal şartları sağlamalı ve sürekli kılmalıdır.

Avrupa Konseyi çatısı altında üye ülkelerin ortak kararı ile oluşturulan bu vizyon ve stratejinin temel amacı yerel demokraside vatandaşları merkeze alan, demokratik katılım ve kamu etiğini öncelik haline getiren ve aynı zamanda vatandaşların değişen beklentilerine cevap veren yerel yönetim anlayışını güçlendirmek olarak ifade edildi.

Avrupa Konseyi İyi Yönetişim Uzmanlık Merkezi tarafından 12 iyi yönetişim ilkesini ölçmek ve markalandırmak için Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Marka Çerçevesi hazırlandı. Bu çerçeve içerisinde yerel yönetimlerin belirlenen 12 ilke ve bunları somut olarak ölçen 97 gösterge kapsamında değerlendirilmesi ve yüksek yönetişim standartlarına ulaşan belediyelere marka verilmesine karar verildi. Bu marka ile iyi yönetişimin belediyelerde sürekli geliştirilmesi ve yüksek standartlarda tutulması amaçlandı.

Entegre Belediye Yönetişim Modeli

Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası’nın alınmasına yönelik Avrupa Konseyi’nin sunduğu çeşitli araç ve iyi örnekler bulunmakla beraber belediyeler, markayı bütünsel olarak uygulamak ve sürekli geliştirmek konusunda bir modele ihtiyaç duyuyordu.

EBYM’yi geliştirmekteki temel amacımız iyi yönetişim kültürünü belediyelerin kurumsal yapısı ve yönetim süreçlerinin bütününde daha işlevsel ve etkili kılmak, böylece sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesinin artmasına katkı yapmak.

Argüden Yönetişim Akademisi ve Avrupa Konseyi İyi Yönetişim Uzmanlık Merkezi iş birliği ile Marmara Belediyeler Birliği, Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri’nin ortaklığında yürütülen proje kapsamında belediyelerde entegre iyi yönetişimi sağlamak ve bunun sürekli gelişimini güçlendirmek için Entegre Belediye Yönetişim Modeli’ni (EBYM) geliştirdik. Geliştirdiğimiz modeli Sultanbeyli ve Şişli Belediye’lerinde pilot olarak uygulayarak son haline getirdik.

EBYM’yi geliştirmekteki temel amacımız iyi yönetişim kültürünü belediyelerin kurumsal yapısı ve yönetim süreçlerinin bütününde daha işlevsel ve etkili kılmak, böylece sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesinin artmasına katkı yapmak.

Entegre Belediye Yönetişim Modeli

Modelin temel işlevi, iyi yönetişim ilkelerinin tamamını belediyelerin siyasi, idari ve mali boyutlarını içerecek biçimde, yapı ve yönetim süreçlerine dahil etmek ve belirli bir yaklaşımla düzenli olarak ölçerek sürekli geliştirmek. Nihai olarak, Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası’nın pratik olarak uygulanması ve sürekli sahip olunmasına yol göstermek.

EBYM temelde aşağıdaki 4 hedefe ulaşmayı amaçlıyor:

  1. 1İyi yönetişim kültürünün genel olarak yerel düzeyde ve özel olarak belediyelerde bütünsel olarak güçlenmesi
  2. 2Belediyelerde yönetişim kalitesinin standart hale getirilmesi ve markalaşmasına katkı sağlanması
  3. 3İyi yönetişim ilkelerinin entegre yönetişim anlayışıyla tüm yönetim süreçleri ve adımlarında işlevsellik kazanması
  4. 4Belediyelerde iyi yönetişimin bütünsel ve ölçmeye dayalı olarak sürekli gelişmesi

EBYM, yerel politika yapım ve hizmetlerin gelişmesi yoluyla sürdürülebilir kalkınma, yaşam kalitesi ve demokratikleşmeye katkı sağlayacaktır.

Modelimizi, Avrupa Konseyi’nin sunduğu iyi yönetişim ilkeleri ve bunun uygulanmasına dönük bir yönetişim yeniliği olarak değerlendiriyoruz. EBYM yerel yönetimler için sunulan yönetişim kalitesinin standart olması için geliştirilen Avrupa İyi Yönetişim Mükemmelliği Markası’nın alınmasına yardımcı bir araç olarak da görülebilir. Bu da yerel yönetimlerde iyi yönetişimin pratik alanlarda yapı, süreç ve uygulama temelli güçlenmesine katkı sağlayacaktır. Belediyelerde iyi yönetişimin güçlenmesi ise karar, kaynak kullanımı, hizmet sunum kalitesi ile sürekli kurumsal gelişime hizmet edecektir. Özetle EBYM, yerel politika yapım ve hizmetlerin gelişmesi yoluyla sürdürülebilir kalkınma, yaşam kalitesi ve demokratikleşmeye katkı sağlayacaktır.

EBYM, iyi yönetişim ilkelerini belediye yapı ve işleyişine entegre biçimde hayata geçirmeyi ve sürekli gelişime destek olarak yönetişim kalite standardının mükemmelliğe doğru ilerlemesine yardımcı olmak için tasarlandı.

Entegre iyi yönetişim anlayışı ve bunu yansıtan modelimiz, iyi yönetişim ilkelerine bütünsel yaklaşmayı öngörüyor. İyi yönetişim ilkelerini belediye yapı ve işleyişine entegre biçimde hayata geçirmeyi ve sürekli gelişime destek olarak yönetişim kalite standardının mükemmelliğe doğru ilerlemesine yardımcı olmak için tasarlandı. Belediyelerde iyi yönetişimi bir mükemmellik alanı haline getirerek sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesine yönelik çabaları artırması hedeflendi.

İyi yönetişim ilkelerinin aynı anda ve birbirleriyle uyumlu, tutarlı ve etkin biçimde belediyelerin tüm yapı, işleyiş ve iş yapış süreçlerinde hayata geçirilmesi ve sürekli geliştirilmesi yoluyla şu faydaların elde edileceğini öngörüyoruz:

  • Belediye ve vatandaşlar arasında güven düzeyinin sürekli olarak artması
  • Yerel düzeydeki çeşitli risklerin (çevre, ekonomi, insan vd.) ve fırsatların erkenden, bütünsel ve etkin şekilde tespit edilmesi
  • Hizmetlerin, yatırımların ve tüm faaliyetlerin bütünsel, kapsayıcı ve katılımcı biçimde tasarlanması ve sunulması
  • Farklı sosyal grupların ve bireylerin sorun, ihtiyaç ve taleplerine en hızlı, bütünsel ve kapsayıcı şekilde cevap verilmesi
  • Karar alma ve kaynakların kullanımında veri, kanıt ve ölçme yöntemlerinin teşvik edilmesi
  • Kurumsal dayanıklılık ve çevikliğin sürekli öğrenme ile güçlenmesi
  • Kısa, orta ve uzun vadeli karar ve faaliyetler arasında denge sağlanması
  • Belediye yönetim kademeleri ve birimleri arasında iletişim, iş birliği ve eşgüdümün azami hale getirilmesi
  • Mali, insan ve teknoloji ile diğer kaynakların kurumsal işleyiş açısından etkin ve verimli şekilde, etki odaklı kullanılması ve geliştirilmesi
  • Yerel demokrasi, şehir hakkı ve aktif yurttaşlık anlayışı ile uygulamalarını güçlendirmesi
  • Vatandaşlara ait ekonomik, sosyal ve kültürel hakların günlük hayatta daha etkin şekilde uygulanması
  • Vatandaş, STK’lar ve diğer paydaşlar ile bütünsel, tutarlı ve etkili iletişim ve iş birlikleri sağlanması
  • Belediyeler arasında iyi yönetişim alanında örnek uygulamaların yayılması ve ortak öğrenme süreçlerinin güçlenmesi
  • Küresel ve ulusal ölçekteki ilgili politika ve planlar ile uyumun artırılması

İyi yönetişimin küresel, ulusal ve yerel düzeyde gelişmesine katkı yapma amacıyla EBYM, farklı ülkelerde kullanıma uygun olarak tasarlandı.

Sıralanan tüm bu faydalar nihai olarak, demokratik yerel kamu kurumu olan belediyelerin, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması ve yaşam kalitesinin tüm kesimler için güçlenmesinde üstlendikleri rolü daha kapsamlı ve etkili yapmasına olanak sağlıyor.

İyi yönetişimin küresel, ulusal ve yerel düzeyde gelişmesine katkı yapma amacıyla EBYM’nin farklı ülkelerde kullanıma uygun olarak tasarlandığını vurgulamakta da fayda var.

1 https://www.undp.org/egypt/publications/human-development-report-2021-22-uncertain-times-unsettled-lives-shaping-our-future-transforming-world

2 https://unstats.un.org/sdgs/report/2022/The-Sustainable-Development-Goals-Report-2022.pdf

3 OECD/European Commission, Cities in the World: A New Perspective on Urbanisation (Paris: OECD Publishing, 2020),https://doi.org/10.1787/d0efcbda-en

4 https://www.ftr-bg.org/wp-content/uploads/2019/10/Valencia_Declaration_MCL-1520075final_EN.pdf